O-la-maz! 2.BÖLÜM

“Var ya sabahtan beri cüzdanımı arıyorum! Evi altına üstüne getirdim bulamadım. Dün gece zaten çocuklar başımın etini yediler zıp-zıp da zıp-zıp diye öldürdüler resmen beni. Aslında kendimi çok dinç hissetmiyorum. Bugün gelmem diye şartlamıştım ama görüyorsun yarım saat geciksem hasret kalıyorum şu güzelim ofise!” diyerek elimle Ayla’ya geldiği yeri gösterdim. Dalga geçtiğimi düşünmesin diye hemen ciddileşip parayı çıkardım cüzdanımdan.

-Bayanlar ve baylar karşınızda ebedi mutluluk! Bin lira demiştin değil mi? diyerek biraz yumuşatmak istedim ortamı. Hem sert hem de biraz alaycı konuştuğumu düşününce bir şeylerin yanlış gittiğini düşünmesini istemedim, çünkü bu benim tarzım değildi.

-Yaa, gerçekten sana zahmet olmuyorum değil mi? Bu ay biraz hesaplar şaştı o yüzden böyle biraz emrivaki gibi oldu ama çok mahcup oldum sana. Ayın altısı gibi proje parası yatar yatmaz geri ödeyeceğim söz. Kusura bakma sanki böyle arabaya koşturunca para almaya gelmiş gibi oldu ama anlamışsındır seni merak ettiğimi değil mi? Habersiz hiç bu kadar gecikmezdin ondan arayayım mı aramayayım mı tereddüt ettim. Bir sorun yok değil mi?

-Yok ya çocukları bıraktım anneme sonra bankaya uğradım, benim üniversiteden arkadaşım Erman da bankada belki söylemişimdir daha önce para işleri falan oluyordu ya hani tombik biraz. Ona yakalandım, banka da sakin olunca çaylar gitti, kahveler geldi. Sahi ya var mı çayımız ofiste?

-Olmaz mı. Hadi inelim arabadan, bildiğin mafya filmlerindeki gibi oldu sabah sabah arabada para alış verişi falan. Sakın polise haber verme yoksa karını ve çocuklarını bir daha göremezsin hahaha!

Elim ayağım titremeye başladı, buz gibi oldu her şey. Aman yarabbi! Aynı anda kafamdan aşağı kaynar suları döküyorlar, nöbet mi geçiriyorum acaba?!

Elaaa? Hayatım, çocuklar nerede? Güzelim kapatır mısın pencereyi, çok soğuk oldu. Ela duyuyor musun?..

-Çaylar geldi buyursunlar. Hakan Bey oğlum daldın gittin. Hayırdır inşaallah alışık değiliz sende ki bu hallere.

-Teşekkür ederim Ayşe Abla. Yoo iyiyim sıkıntı yok valla her zaman ki bilindik proje haftası stresi. Rica etsem masamın üstünde turuncu kapaklı bir dosya var, onu bana getirebilir misin?

-Tabii ki, hemen.

-Ya Ayşe Hanım ile şu ofiste sizin abla kardeş iletişiminizi kıskanmayan yok hani.

-Kadıncağızın hali ortada, halden anlamak gerek Ayla, ki bunu senden daha iyi başarabilen biri daha yok bence bu ofiste. Bunu konuşalım istersen? Sabahları servis işine mi başladın hayırdır gelen giden kaçta çıkarız yola diye ensendeler.

-Hahah sorma sorma. Arabayı aldığımda korkuyordum trafiğe çıkmaya yalnız başıma. Ayşe Hanım’ı bıraktım geçen yol üstünde. İkimiz içinde iyi oldu. Begüm ile Ezgi de bizi de atıver deyince yol arkadaşlığımız bir haftadır coşkulu bir şekilde devam ediyor.

-Gördüm. Instagramda müzikler eşliğinde trafiğin seyrini izliyoruz. Direksiyonun resmini atmanız gerek şöyle Audi markası görünsün iyice. Gülüşmeler.

-Ya hu sabah ki halini görünce korktum cidden bişey mi oldu diye ama yok yok maşallahın var kuruntu yapmışım. İşin tuhaf tarafı nedense bende bir merak hali, küçük olan benim ama biz geciksek arayan soran yok. Bu kızın başına bişey mi geldi, arabayı mı çarptı, kaçırdılar mı nerdee.

-Allah korusun ya, işinde gücünde insansın niye başına bişey gelsin deme öyle. Eee geçen aradım işte gecikince sen.

-Tabii tabi, Ayla turuncu dosya nerede? Ayla ne zaman yetiştiririz projenin taslağını? Ayla nerde kaldın hadi toplantı odasında seni bekliyoruz. Hep bir hesap sormaca yoksa aman ne merak ne merak.

-Buyursunlar efendim. Bu turuncu dosyanız, bu da ayrıca isminize gelmiş. Sadece isim yazıyordu kutuda, açmadan size getirdim direkt.

-PTT kargo mu bıraktı bunu yoksa Yurtiçi kargo mu getirdi?

-Bilmiyorum ki, motorlu kurye bıraktı sanırım ama PTT falan değil olsa poşetli olurdu.

-Tamam Ayşe Ablam teşekkür ederim.

Tazeliyeyim mi çayları?

-Ben alırım valla Ayşe Hanım, Hakan da içer. Şu güzel kokulu kurabiyelerden varsa bozalım diyeti bir iki tane getirebilir misin yanında?…

Yorum bırakın